4 Ağustos 2018 Cumartesi

CUMHURİYETÇİ - DEMOKRAT HAREKET ÇAĞRISI Cumhuriyetçi Demokrat Parti Kuruluş Hareketi Öncü ve Önderlerinden: Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN (Yazım-Yayın ve Dağıtım Tarihi: 05 MAYIS 2018-Ankara) ÖZETLE: Türkiye Cumhuriyeti bugün tarihinin en zor günlerini yaşamakta ve bu doğrultuda uluslararası konjonktürün merkezi coğrafyada yaratmış olduğu siyasal kaos senaryoları ile karşı karşıya gelmektedir . Bugünkü Türk devletinin Kuvayı Milliye mücadelesi sonucunda gerçekleştirilen merkezi-ulusal –üniter-laik ve sosyal devlet modeli, emperyalist ülkelerin Orta Doğu bölgesine yönelik çekişme ve çatışmaları yüzünden büyük saldırı ve tehditlerle yıkılmaya çalışılmaktadır...


CUMHURİYETÇİ - DEMOKRAT HAREKET ÇAĞRISI 
Cumhuriyetçi Demokrat Parti Kuruluş Hareketi Öncü ve Önderlerinden: 
Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN

Türkiye Cumhuriyeti bugün tarihinin en zor günlerini yaşamakta ve bu doğrultuda uluslararası konjonktürün merkezi coğrafyada yaratmış olduğu siyasal kaos senaryoları ile karşı karşıya gelmektedir . Bugünkü Türk devletinin Kuvayı Milliye mücadelesi sonucunda gerçekleştirilen merkezi-ulusal –üniter-laik ve sosyal devlet modeli, emperyalist ülkelerin Orta Doğu bölgesine yönelik çekişme ve çatışmaları yüzünden büyük saldırı ve tehditlerle yıkılmaya çalışılmaktadır . Cumhuriyetin yüzüncü yılına doğru yol alırken sanki Atatürk Cumhuriyetinin ıoo. Yılı yakında kutlanamayacakmış gibi bir olumsuz ortam kasıtlı olarak yaratılmaktadır . Türk ulusunun bir var olma şavaşı vererek kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin geçici bir siyasal yapılanma olduğu , dünya konjonktüründeki olaylar sonucunda böyle bir geçici yapının ortaya çıktığı ileri sürülerek , Türkiye’deki ulusal cumhuriyet modelinin yüz yıllık bir parantez olarak tanındığı ifade edilmektedir . Bu sürenin dolmasıyla birlikte Anadolu ve Rumeli topraklarında eskisinden çok farklı devlet modellerine geçileceği , batı blokunda yer alan merkezler tarafından dile getirilmektedir .

Bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti öncesinde çökertilmiş olan Osmanlı İmparatorluğunu ortadan kaldırmaya yönelik emperyalist müdahalelerin benzerleri, günümüzde Türk devletini çökertmek ve dağıtmak amaçlı olarak kullanılmaktadır .Bir ulusal kurtuluş savaşı vererek ayakta kalan ve varlığını koruyan Türk ulusunun , yeni dönemde daha da güçlenerek yoluna devam etmesi gerekirken ,giderek artan bir biçimde dış saldırılar ile mücadele etmek zorunda kalması yüzünden Türkiye geleceğe dönük gelişme ve yenileşme plan ve projelerini uygulamaya geçirememektedir . Türkleri komşu devletler ile savaştırarak çöküşe sürüklemek stratejisini batılı emperyalistler zor ve baskı kullanarak yeniden gündeme getirmeye çalışırlarken , Türkiye Cumhuriyeti ikinci kez bir var olma savaşına doğru sürüklenmektedir . Türk ulusu böyle bir olumsuz tabloya karşı daha fazla bekleyemez .Türk ulusunun ve devletinin bir an önce toparlanarak her türlü emperyal tehdide karşı hazırlıklı olması ve işbirlikçilerin içerden çökertme girişimlerine karşı bir an önce harekete geçerek devletine ve cumhuriyet rejimine sahip çıkması gerekmektedir . İşte bu doğrultuda devletin ve ulusal varlığın cumhuriyetçi ve demokrat Türk vatandaşları tarafından korunması gerekmektedir . Var olan siyasal partilerin bu doğrultuda gerekli adımları atmaması yüzünden, şimdiye kadar gerekli olan önlemlerin alınamadığı görülmekte ve bu nedenle , ülkenin önde gelen cumhuriyetçi ve demokrat aydınlarının birlikte, yeni bir ulusal kurtuluş mücadelesi ne yönelmeleri gerekmektedir .

Türkiye için yeni bir siyasal kurtuluş hareketine yönelirken , çıkış noktasının halen var olan Türk devletinin tarih sahnesine çıkış aşaması olması gerektiği açıktır . Dünyanın büyük güçlerine karşı mücadele vererek devletleşen Türk ulusunun tarih sahnesine çıktığı noktanın yeniden bütün cumhuriyetçileri ve demokratları bir araya getirerek, ulusal bir varlık ve bütünleşme yaratması gerekmektedir . Bu doğrultuda halen Türkiye’de faaliyette bulunan yüzden fazla siyasal parti ve de toplumsal çalışmalarını sürdürmekte olan yüzlerce sivil toplum hareketi istenen düzeyde etkin olamamaktadır .Bütün bu olumsuzluklara karşı çıkmak ve dur diyebilmek için ülkenin önde gelen cumhuriyetçileri ve demokratları bir araya gelerek güçlerini birleştirmeye ve cumhuriyetçi demokrat hareket adı altında bir siyasal çıkışı örgütlemeye karar vermişlerdir . Geçmişten gelen geleneksel demokrat ve cumhuriyetçi yapıların ortaya çıkan olaylar karşısında yetersiz kalması yüzünden , yeni aşamada daha güçlü olabilmek için her iki kesimin güçlerini bir araya getirerek ortak birliktelik çatısı altında daha etkili çalışmalara geçmeleri bugünün koşullarında zorunlu hale gelmiştir .

Her devlet kurulurken sonsuza kadar var olmayı ve insanlığın gelecek sürecinde varlığını sürekli kılmayı hedefleyerek yola çıkmaktadır .Bu doğrultuda , bugünkü Türk devletinin kurucu önderi Atatürk ,Türkiye cumhuriyetinin ilelebet payidar kalacağını açıkça söyleyerek ,Türk ulusuna geleceğe dönük bir mesaj vermiştir . Türk ulusu kendi kurduğu devlet yapısı ile bağımsız cumhuriyet rejimini sonsuza kadar yaşatarak , Atatürk’ün mirasına gerektiği gibi sahip çıkmak zorundadır . Bu durumun farkında olan toplumun bilinç sahibi kesimlerinin bu doğrultuda bir şeyler yapması gerekmekte ve böylece ülke ile devlet işlerinden kendisini sorumlu hisseden cumhuriyetçiler ve demokratlar bir araya gelerek ortak bir mücadeleyi başlatmak durumundadırlar .Türkiye’nin bugünkü siyaset sahnesinde yer alan bazı partilerin isminde “cumhuriyetçi “ ve “demokrat “ kavramları yer almakta ama bu gibi örgütlerden yeteri kadar cumhuriyetçilik ve demokratlık mücadelesinin verilemediği görülmektedir .Bu doğrultuda yapılan bazı çalışmaların ise yetersiz kaldığı ve toplumun gidişatında yeteri kadar etki yaratamadığı göze çarpmaktadır . Bu gibi çalışmaların yetersiz kalması yüzünden, ülkedeki cumhuriyetçi ve demokrat potansiyellerin bir araya gelmesi ve Türkiye Cumhuriyetinin çökertilmesine giden yolda ortak bir var olma stratejisi içinde hareket edilmesi gerekmektedir .Bu çağrı metni ile siyaset sahnesine çıkmakta olan cumhuriyetçi ve demokratların işbirliği , devletler arası mücadele ortamında Türk ulusuna gelecekte daha güçlü bir devlet ve toplum düzeni kazandırmayı hedeflemektedir .

Çağdaş bir cumhuriyet devleti olarak Türkiye , Türk ulusunun egemenliği çatısı altında dünya sahnesindeki yerini koruyacak ve geleceğin dünyasında merkezi konumu ile öne geçerek daha adil bir yeni dünya düzeninin oluşturulmasında üzerine düşen sorumlulukların gereğini yerine getirecektir . Bir yüzyıl öncesinde , merkezi coğrafyada çağdaş bir cumhuriyet devleti kuran büyük önder Atatürk , güneşin doğuşunu önceden gördüğü gibi , dünyanın doğu bölgelerinde yer alan mazlum ulusların da uyanışını ve yer kürenin geleceğe dönük yeniden yapılandırılmasında mazlum ulusların da yer alacağını ve bu doğrultuda batının hegemonyacı emperyaldevletleri ile dünya halkları arasında yeni bir çekişmenin ortaya çıkacağını, yıllar öncesinden görerek ezilmekte olan mazlum uluslara bir umut vermeye çalışmıştır . O’nun yolundan gidecek olan Türk cumhuriyetçileri ve demokratları bir arada daha etkin bir güç olarak tarih sahnesinde kendilerine düşmekte olan kilit rolü oynayacaklardır .Dünya tarihinin her dönemde büyük güçleri ile halk kitleleri her zaman karşı karşıya gelmişler ve bu yüzden uzun süreli savaşlar yaşanmıştır .Dönemler geride kaldıkça yeni güçler ortaya çıkmış ve bazı devletler dünya haritasından çekilmek zorunda kalmışlardır . Dünyadaki değişimi iyi kavrayan ve bu doğrultuda gerekli adımları atarak kendisini yenileyebilen devletler uzun süreli var olabilirlerken , bu tür dönüşümlere kendisini hazırlayamayan devletlerin ise tarih sahnesinden silindikleri açıktır .

Birinci dünya savaşı sonrasında ,Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda Atatürk’ün cumhuriyet partisi kurucu örgüt olarak yer almıştır . İkinci dünya savaşı sonrasında ise savaşı kazanan demokrasi cephesinin etkisiyle Türkiye’de demokrasiye geçerek on yıl süre ile demokrat adını taşıyan bir yeni siyasal parti tarafından yönetilmiştir . Cumhuriyetin kuruluş sürecinde ve demokrasiye geçiş aşamasında birbirinden ayrı hareket eden cumhuriyetçiler ve demokratlar , bugünün koşullarında küresel emperyalizm ulus devletleri tasfiyeye doğru zorlarken , bir araya gelerek kazanılmış haklarını dış güçlere karşı antiemperyalist bir çizgide ortak mücadele ile korumaya kararlıdırlar . .Bu çağrı doğrudan Türk ulusuna yönelik yapılırken , bütün demokratlar ve cumhuriyetçiler Türkiye için kutsal bir beraberliğe ve ulusal dayanışma içinde mücadeleye davet edilmektedirler . Dününün cumhuriyetçileri ve demokratları artık bugünün birleşik güçleri olarak hareket etmeye kararlıdırlar . Cumhuriyetçi partinin kurduğu , demokrat partinin ise çağdaş demokrasiye kavuşturduğu Türk devletinin geleceğinde yeni bir cumhuriyetçi ve demokrat sentez in devreye girmesi gerekmektedir .

Küresel sermayenin güdümündeki uluslararası emperyalizm , bütün ulus devletleri etnik kışkırtmalar ile parçalayarak ya da kendi kontrolları altındaki bir evrensel bir kapitalist düzen çerçevesinde ekonomik açıdan yeni bir sömürge düzenine bağlamaktadır .Yeni bir tür süper emperyalizm yeryüzü haritası üzerinde geçerli kılınırken ,Türkiye cumhuriyetinin hem sınırları içinde üniter birliğini çok daha güçlü bir biçimde koruması gerekmekte ,hem de emperyalizm ile mücadele edilirken komşu ve mazlum ülkeler ile işbirliğine yönelmesi gerekmektedir . Türkiye kendisini korumak üzere böylesine çok yönlü bir yeni yapılanmaya acilen yönelmek durumundadır . Cumhuriyetçi demokrat hareket böylesine kutsal bir hedef çizgisinde sonuna kadar ulusal çıkarlara öncelik vermek ve dış dünya ile ilişkilerini güçlü bir merkezi yönetim ile yürütmek zorundadır . Cumhuriyetçi demokrat sentezin getireceği yeni güçlü birliktelik ,hızla uygulama alanına getirilerek Türkiye için verimli sonuçlar alınabilmelidir . Her türlü askeri ,otoriter ya da baskıcı gelişmenin dışında hareket edilerek cumhuriyetçi demokratik sentezin ülke içinde ulusal gereksinmelere uygun devreye girebilmesi öncelikli bir biçimde sağlanmalıdır . Merkezi yönetimin daha güçlü bir biçimde ülke yönetimini gerçekleştirmesi Türkiye’nin sorunlarının aşılmasını sağlayacaktır .. Ülke ve millet bütünlüğünün asgari müşterekler çerçevesinde korunması ,ancak cumhuriyetçiler ile demokratların birlikte hareket etmeleriyle gerçekleştirilebilecektir .

Devletin millet için var olduğunu savunan cumhuriyetçi demokrat hareket; adaleti mülkün temeli olarak görmekte ,sosyal devletin daha güçlü bir duruma getirilmesiyle de zenginler ve yoksullar arasında kapitalist sistemin yaratmış derin uçurumun ortadan kaldırılmasını ana amaç maddesi olarak benimsemiştir . Kalkınma kavramının arkasına gizlenen emperyalist sömürünün yaratmış olduğu haksızlıklara karşı demokrasi içinde mücadele edilmesi ve cumhuriyet devletinin bu çizgide emperyal oyunlara alet olmaması gene iki kanadın birleşmesiyle gerçekleştirilebilecektir . Tam anlamıyla bir hukuk devletine ulaşılması ve ülkede var olan anayasal düzen çatısı altında bütün kamu hizmetlerinin yürütülmesi de , böylesine bir ulusal ittifakın ana maddelerinden birisi olarak benimsenmektedir . Hukuk devleti çatısı altındaki anayasal düzenin tam anlamıyla gerçeklik kazanabilmesi için yasama,yürütme ve yargının birbirini kontrol ederek denetim altına aldığı bir kuvvetler ayrılığı sistemi de her iki kanadın ortak savunacağı ana esaslardan birisi olacaktır .

Türkiye’nin Avrupa Birliğinin dışında bırakıldığı yeni dönemde , Türk devletinin hem merkezi bölge hem de dünyanın doğusunda kalan bölge ve ülkeler ile daha yakın işbirliğine girerek ,emperyal dış güçlere karşı kendini koruyacak yeni işbirlikleri tesis etmesinde büyük ulusal çıkarlar bulunmaktadır . Batının önde gelen emperyal devletlerinin saldırgan tutumlarına karşı ,Türkiye’nin kendi çıkarları doğrultusunda hem komşuları hem de doğu bölgesi ülkeleri ile yakın işbirliklerine gitmesi giderek kaçınılmazlaşmaktadır . Orta Doğu ülkeleri ile bir merkezi coğrafya birlikteliği , Hazar bölgesinde yer alan devletler ile de yeni bir Avrasya Birliğine giden yolların açılabilmesi , Türkiye için kaçınılmaz bir yeni alternatif yapılanma olarak öne çıkmaktadır . Devlet-i Ebed Müddet ilkesi çerçevesinde çalışacak olan Türkiye Cumhuriyeti , bin yıllık Türk egemenliğinin geçerli olduğu merkezi topraklar üzerindeki bağımsız devlet yapılanmasını sürdürebilmek için, her yolu deneyecek vebu doğrultuda güvenlik işleri demokratik rejime ara vermeden yürütülecektir . Emperyal çıkarlar için gündeme getirilebilecek askeri rejimler ya da ara dönem uygulamalarına cumhuriyetçiler ile demokratlar arasındaki ulusal i ittifak izin vermeyecektir . Türk ekonomisinin tekelci şirketlerin kontroluna girmemesi için, Kamu İktisadi Kuruluşları yeniden kurulacaktır .Türkiye’nin eskisi gibi başkent Ankara’dan yönetilebilmesi için ekonomik alanda kamu sektörünün ağırlıkta olacağı bir karma ekonomi modeli Atatürk döneminde olduğu gibi uygulanacaktır . Türk anayasasında yer alan cumhuriyetin temel ilkeleri, cumhuriyetçi-demokrat hareket tarafından sonuna kadar korunacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder